Hypotermia

  Ben bir hekim değilim.Bu nedenle bu konuyu detaylarıyla anlatma imkanım yok. Fakat detaylı anlatım bulabileceğiniz iki makaleyi buraya ek olarak aldım.Kafanıza takılan soruların tüm cevabını makalelerde bulacaksınız.Hypotermia,kısaca vücut ısısının düşmesi olarak tanımlanabilir. Fakat tanımlanırken oldukça kısa olan bu sözcük, eğer dikkate almazsanız,uzun bir tedavinin başlangıcı olabilecek kadar tehlikelidir.Çünkü kaza kaçınılmazdır.Uzun süre soğuğa maruz kalanlarda rastlanılan hypotermia aslında motosiklet kullanıcılarının da risk aldığı bir durumdur.Motosiklet üzerindeyken vücut ısımız düşer. Bu ciddiye alınması gereken bir konudur. Çünkü vücut ısısı 35°C altına düşen kişi hastanelik olmuş demektir.Vücudumuzun normal ısısının 37,5°C olduğunu  düşündüğümüzde bunun sadece 2,5°C altına inmekten bahsediyorum…Bu nedenle oldukça dikkatli olunması gereken bu konuda yazılmış bu iki makaleyi mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.

Aşağıdaki resim, konunun ne kadar önemli olduğu hakkında size bir fikir verecektir.

 

  Motosikletçi için Hypotermia

Hypotermia diyoruz da, bunu motosiklet ile giderken nasıl olup da yaşamıyoruz? Ya da yaşıyorsak nasıl oluyor da bilmiyoruz?

Soğuk bir gün de motosikletimizle yol alırken, ellerimiz üşüyorsa, el ve ayak parmaklarımız hissizleşiyorsa, yüz hatlarımız hissizleşip, çenemizi sıkıyorsak, omuzlarımızı yukarı kaldırıp kafamızı içe çekiyorsak, kafamızı sağa sola döndürmek bile bize külfet oluyorsa, DİKKAT……. Vücut ısımız düşüyor. Yani HYPOTERMIA belirtileri başlıyor demektir.

Bunların hepsi, vücudun hayati organları koruma altına alma ve hayati önem taşımayan bölgeleri gözden çıkarma adına almış olduğu acil önlemdir. Bu gibi durumlarda merkezi sinir sistemimiz, kalp, ciğerler, böbrekler ve merkezdeki diğer organların bulunduğu bölgedeki ısıyı, dışarıdaki hava koşulları her ne olursa olsun, sabit tutabilmek için, tansiyonu, nefes alma hızını ve kan dolaşımını otomatik olarak ayarlar. Hayati önem taşımayan uzuvlardaki damarlar, sinirlerin sıkıştırması ile o bölgede ki kan akışını durdurur. Böylece el ve ayaklar ilk üşümeye başlayan ve hatta donma durumunda ilk feda edilecek noktalar durumuna gelir. 

Burada unutmamamız gereken önemli bir nokta ise, başımızın da uç bölge olarak ısı kaybında rol almasıdır. Boynumuzun her iki yanından geçen ana damarlar başımıza sıcak kan taşırlar. Hayati iç organların korunması uğruna uç bölgelere doğru olan kan akışının durdurulması ile, başımıza da az miktarda kan (ve dolayısıyla az oksijen gider. Buradaki en önemli nokta, hypotermia başlaması ile beynimizin algılama fonksiyonlarının da buna paralel olarak azalması ve etrafta olanlara normal reaksiyon gösterememesidir.

 İki motosikletçi düşünün. Aynı yolda ilerliyorlar. Birincisi çok üşümüş, ısısı düşmüş, beynine az oksijen gidiyor. İkincisi ise sarhoş. Sizce hangisi daha riskli???

 Cevap; “Her ikisi de aynı riski taşıyor….” Sarhoş olan motosiklet sürücüsü ne yapıyorsa, hypotermia ya girmiş motosiklet sürücüsü de aynılarını yapacaktır. Virajlı yolda düz giderek yoldan çıkma, durduktan sonra yan ayağı açmadan motordan inmeye kalmak vs.vs..vs…

 Peki motosiklet ile seyahat ederken ne yapmalıyız ki hypotermia’e girmeyelim? Her şeyden önce ilk olarak başımızı sıcak tutmamız gerekecektir. Bunun için boynumuzu ve başımızı çok iyi izole etmeliyiz. Eğer boynumuzu korumazsak, boynumuzun her iki yanında bulunan ve beyne sıcak kan taşıyan ana damarlar ısı kaybına yol açarlar. Biraz da rüzgar fazla ise, vücudumuzdan rüzgarın alıp götürdüğü ısıyı siz düşünün. 

Bunun için alınacak tedbirler çok basittir. Balaklava dediğimiz kaskın içine giyilen başlıklar işimizi çok rahat görecektir. Tabi balaklavaların uzun olması, boynumuzu da izole edeceğinden, boyun koruması da sağlanacaktır. Montlarımızın yakalarını da bunun üstüne kaldırıp, kaskın da içine doğru sokarsak, işte boynumuzu ve başımızı soğuktan korumuş olacağız. Balaklava takmak istemiyorum diyorsanız, bir fular, ipek boyunluk, neopren boyunluklu maskeler de aynı görevi görecektir. Bu sayede beyin normal ısı değerine sahip taze kanla sürekli beslenecek.

 Bunun yanında sık aralıklarla vereceğimiz molalar, vücut ısımızın korunmasına da yardımcı olacaktır. Verilen bu molalarda bir yada iki bardak alacağımız sıvı ki bu sıvı ılık yada sıcak olursa daha iyi olacaktır, kaybettiğimiz suyu geri almamızı sağlayacaktır. 

Unutulmaması gereken bir şey varsa, yağışlı havada dahi yol alsak, nefes ile dışarı vermiş olduğumuz su buharı, vücuttan çıkan oldukça büyük bir sıvı kaybıdır. İçilecek bir tabak çorba, çay, kahve, hem vücudumuza bir ısı sağlayacak, hem de sıvı kaybımızı tolere edecektir. Eğer yola devam etmeyecek ve de bundan sonra ki zamanımızı sıcak bir ortamda geçirecek isek bir miktar alkol dahi iyi gelebilir. Ancak unutulmamalıdır ki yola devam edilmeyecekse ve sıcak ortamdan çıkılmayacaksa.

 Sürücü alkol almadı ama artçı alkol aldı ısınmak için. Ve yola koyuldular. Artçı için kötü bir dönem başlıyor demektir. Ne mi? Alkol, damar açıcı özelliği ile ısınmanın tam tersi etki yaparak, kanın daha çabuk ısı kaybetmesine sebep olacaktır. Bu da artçının sürücünün farkında olmadan hypotermia tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebep olabilir. Alkol alınmadı, yola devam edeceğiz. Ama halen titrememiz az da olsa devam ediyor. Bekleyin biraz daha. Kaybedecek sadece birkaç dakikanız olacaktır inanın bana. Ama kazanacağınız çok şey.

 Her zaman her yerde durup ısınacağımız bir yerler olmayabilir. Ne yapacağız peki bu durumlarda?

Henüz kararlarımızı doğru verdiğimiz beynimizin anlamlı çalıştığı anlarda, çantamızda olan belki bir t-shirt, belki bir bez yada başka bir şeyi boynumuza sarmalıyız. Arıza durumunda elimize giymek için sakladığımız lastik eldiveni, motosiklet eldiveninin içine giymeliyiz. (Antalya’dan gelirken, Afyon İkbal Tesislerinden almış olduğum naylon pastacı eldiveni benim çok işime yaramıştı. Kimisi nefes almaz deri dese de, sizi varacağınız yere kadar koruyor inanın bana) 

Yağmurluk varsa ideal bir rüzgar kesicidir. Çok işe yarar. Gazete kağıdı bulabiliyorsak ki her benzin istasyonundan temin edilebilir yolculuğa başlanmadan önce, (hem bilgisinden hem de kağıdından yararlanmak adına yer de kaplamaz) bunu göğsümüze yayıp, motosiklet montunu üstüne giyebiliriz. Rüzgarı en az bir yağmurluk kadar engellediğini hayretler içinde göreceksiniz.

 Dikkat edilmesi gereken bir nokta ise, bunları vücudumuz hypotermia’ e girmeden yapmalıyız. Vücut hypotermia e girmiş, ama biz bu tedbirleri alıp yola devam etmeye kalkarsak, sadece kendimizi kandırmış oluruz. Ama unutulmamalıdır ki Trafik Canavarını kandıramayız.

 Daha önce ki yazımda Hypotermia belirtilerini belirtmiştim. Bunlar,

 · Yapılan mantıksız hatalar,

 · Gözlerin kapanacak derecede yorgun düşmesi ve uyku hali,

· Sinirlilik, · Geveleyerek konuşma,

 · Ağrılarda giderek azalma ve kas sertleşmesi…

· Hemen hemen sarhoşlukta hissedilen duyguların aynıları. Unutmayalım ki hala titreme varsa bu vücudun halen direnmekte ve ısı üretmeye çalışmakta olduğunun göstergesidir. Soğuk ortamda titreme durmuş ise durumumuz tehlikede demektir. Bu aşamada vücudumuz gevşeme haline, relax bir duruma girer, adale koordinasyonu ve doğru karar verebilme yeteneği azalır. Kendimizde veya arkadaşımızda bu tür belirtiler görüldüğü takdirde, çok acil önlem alınmalı ve ilk yardım talebinde bulunulmalıdır.

Zafer Yangın 

 

 

 Hypotermia Belirtileri 

Ortalama 37 santigrat derece olan vücut ısısındaki düşmeler sonucu hipotermia oluşur. Vücut ısı üretimi ile ısı kaybı arasındaki dengesizlik sonucu hipotermia nın ortaya çıkmasına sebeptir.

Vücut ısısı 35 derecenin altına düşen kişi “Hipotermia ye girmiş” demektir. Bunun en büyük sebebi ise soğuğa maruz kalmaktır. Aşırı giyinmek ve sonucunda terlemek de buna etkendir, az giyinmekte. 

Vücut ısısının %70 i baş ve boyundan, %10 u ise bileklerden kaybedilir. Bu Bunun sebebi ise bu bölgelerde derinin ince olması ve ana damarların deriye çok yakın olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bu bölgelerin çok iyi korunması lazımdır. 

Hipotermia yı hafif ve ciddi olmak üzere ikiye ayırabiliriz.

 Vücut ısısının 32 santigrad dereceye kadar düşmesi “Hafif Hipotermi” şeklinde adlandırılabilir.

 · 37 – 35 santigrad derecede, üşüme hissi, titreme, deride hissizlik başlar. Kasların verimi düşer. Kişi kendi kendine söylenir. Sık sık idrara çıkılır. Bunun sebebi böbreklere fazlaca kan gitmesi ve böbrekleri çalıştırmasıdır.

 · 35 – 34 santigrad derecede, güçsüzlük hissi vardır. Kişi yavaş yürümeye başlar. Koordinasyon eksikliği belirgin olarak gözlenir. Akıl karışır, saçmalamalar, kayıtsızlık başlar.

 · 34 – 32 santigrad derecede, koordinasyonu iyice azalır. Tek başına yürüyemez. Ayakta durmakta zorluk çeker.Sürekli tökezler, düşer. Ellerini kullanmakta zorlanır.Düşünme ve konuşma yavaşlar, hafıza kaybı başlar. Hastanın üşüyen elleri, ayakları acır. Yine de bir şeylerin ters gittiğini reddeder.

 “Ciddi Hipotermia”

Vücut ısısının 32 santigrad derece ile 28 santigrad derece ve altına düşmesi halinde ciddi hipotermia den söz edebiliriz.

 · 32 – 30 santigrad derecede, titreme iyice azalır ve hatta durur. Artık yürümek, ayakta durmak mümkün değildir. Kişi, soğuğa karşı korunmaya ihtiyaç duymaz.

 · 30 – 28 santigrad derecede, kaslar sertleşmeye başlar, yarı bilinçlidir. Kalp atışları ve solunum belirsizleşir, gözbebekleri ise genişler. 

· Vücut ısısı 28 santigrad derecenin altına düşerse, bilinç tamamen kapanır. 20 santigrad dereceye kadar düşerse de kalp durur ve ölüm gerçekleşir.

 Fizyolojik açıdan bakılacak olduğunda, eğer vücuttan genel bir ısı kaybı meydana geliyorsa vücut yüzeyindeki sinirler yüzeydeki damarları bloke ederek kanı hayati olan iç organlara çeker.

Genel olarak ısı -10 derecenin altına düştüğünde soğuktan dolayı bu sefer sinirler işlevini yitirir ve yüzeye giden kana izin verirler.Bu aşamada kişi kendini ısınmış zanneder ve titreme kaybolur.Yüzeye gelen kan kılcal damarlar yoluyla havayla daha fazla temas edeceğinden aslında ısı kaybı daha fazla artmaktadır.Yüzeyde soğuyan kan iç organlara döndüğünde onların da ısısını çalar bu döngü bir yerde engellenmezse kişi komaya girip ölünceye kadar devam eder.

 Hipotermia gelişimi sırasında kalp önce hızlı atar fakat zamanla yavaşlar.Zamanla kalp vücuda yeteri kadar kan pompalayamamaya başlar.Böbrekler ise idrar oranını arttırır.Sebepleri böbreğe daha fazla kan gelmesi veya doğrudan soğuğa maruz kalmasıdır. Merkezi sinir sistemi de etkilenir.Yürürken tökezleme,düzgün konuşamama gibi örnekleri vardır.

  HIPOTERMIA’YE GİREN BİRİNE NASIL YARDIM ETMELİSİNİZ? 

· İlk olarak ek giysiler giydirin. Üzerini örtün.

 · Islak giysilerini çıkartıp vücudu kurutun.

 · Uzuvları donma açısından araştırın.

 · Bilinci yerindeyse bol bol sıvı içirin. Sıvı ne çok sıcak ne de çok soğuk olmalı. Sık ve azar azar kalorisi yüksek yemek verin. · Ağır durumda değilse, hareket ettirilerek vücut ısısının artırılması sağlanmalıdır.

 · Mümkünse çadıra ve daha önceden ısıtılmış uyku tulumuna koyun. Normal vücut sıcaklığına sahip bir kişi aynı tuluma girerek ısı transferi sağlayabilir.

 · Tüm vücudun aynı anda ısıtılması, kanın daha da soğuyarak iç organlara dönüşüyle ölüme neden olabilir. Karın, göğüs ve derinin ince olduğu boyun, koltuk altları ve kasıklar ısıtılmaya çalışılmalıdır.

 · Çadır yoksa rüzgar almayan bir yere yerleştirin. Ayrıca her kişi, şüpheli bir durumda kendi nabzını almalı. Hipotermia vakalarında sık sık nefes, vücut sıcaklığı ve nabız kontrol edilmeli. Nabzı hissetmek zor olabilir. Sabırla beklenmeli. Vücut sıcaklığı koltuk altından alınmalıdır.

 KORUNMAK İÇİN NASIL GİYİNMELİYİZ?

· Gereksiz giyimden kaçının. Fazla giyinmek, insanı terletir. Bu da ısı kaybına neden olur. Terli vücuda vuran rüzgar ise daha fazla ısının vücuttan çıkmasına sebep olur. 

· Giyim seçerken, özellikle tek bir kat kalın giysi yerine, ince giysilerden birkaç tane giyinmek en doğru olanıdır. Bu sayede yürürken yada başka bir aktivite yaparken terlemeden aktivitenizi yapabileceğiniz giysiyi daha kolay bulabilirsiniz. Sıcak olursa bir katını çıkarmak suretiyle terlemeye engel olabilirsiniz.

 · Dar giysiler kan dolaşımını engeller. Bu da vücutta her noktaya kolayca kan gitmesini engeller ve ısınma problemi olur.

 · Bol giysiler de sakıncalıdır. Bunlarda ısı dışarı sızar. Vücut ısısının geri dönüşümü de zordur. Yani giysi ile vücut arasındaki hacim büyük olacağından bu hacmin ısıtılması zorlaşacaktır. 

· Yürüyüş, motosiklete binerken yada başka bir aktiviteye başlayacağınız zaman yürüyerek başlayın. Aktivite sırasında terleteceğinden şüphelendiğiniz kıyafetleri çıkarın. Aktivite arasında mola verdiğinizde ise üzerinizdeki terin soğumaması için mutlaka üzerinize bir şeyler giyin. Mümkünse kuru kıyafetler, çantanızın hemen ulaşılabilecek bir yerinde olsun ve değiştirin. · Motosiklet ile seyahatte ise motosiklet montlarının içinde kalın kıyafetler yerine daha ince ama kat kat kıyafetler seçmeliyiz. Üşüdükçe üzerimize bir kat giymeliyiz. Sıcak olursa da bir kat çıkarmalıyız. Ta ki terlemeyeceğimiz kıyafetlerin varlığına emin olana kadar.

Mola yerlerinde ise kesinlikle motosiklet montunu çıkarıp, daha ince bir mont yada başka bir kıyafet giymeliyiz. Unutmayalım ki motosiklet montları durduğumuz yerde hareket halindekinden çok daha az nefes alır ve bu yüzden de terleme oluşur. Buna yola çıktığımızda vuran rüzgarı da eklersek hipotermia için mükemmel bir zemin hazırlamış oluruz.

 · Vücut ısısının %70 inin baş ve boyundan çıktığını düşünülürse, kaskın içine mutlaka alnı da örtecek bir uzun balaklava giymekte fayda olacaktır. Bu sayede hem baş hem de boyun korunmuş olur.

 · İyi yemek yenmeli, bol bol sıcak sıvı alınmalıdır. Yola çıkarken yanınızda mutlaka 1,5 litresi sıcak, toplam 2,5 lt sıvı olmalıdır.

 · Kamp yerinde yatmadan mutlaka tuvalet ihtiyacı giderilmelidir.

 · Tuluma girmeden hemen önce yapılacak 10 dk lık birkaç egzersiz, vücudun iyice ısınmasına ve tulumun içine sıcak girmenize sebep olacaktır. Bu sayede tulum içinde daha çabuk ısınacaksınız.

 · Gerekmedikçe gece çadırdan çıkmayın.

 · Ayrıca uzun vadeye bakılacak olursa, gece kalın örtünmemek, şehirde çok kalın giyinmemek, çok sıcak su ile duş alınmaması da vücudun dengesi açısından önemlidir.

 

Motosiklet Net’te yazılmış bir makaledir..

 

Yorum bırakın